Aleviler Ekrem İmamoğlu’na ‘Bal Gibi De’ Oy Verir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kılıçdaroğlu Tartışmalarında Alevilere Vurmanın Dayanılmaz Hafifliği

Önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP’ye “alevi partisi” dediniz, her fırsatta alevileri aşağılamaya çalıştınız. 

Oysaki Sayın Kılıçdaroğlu alevi kimliğini hiçbir zaman ön planda tutmamıştı. Mezhepçilik hiç ama hiç yapmamıştı. Söylenenin aksine CHP’nin alevi bir Genel Başkanının oluşu parti içindeki alevilerin önünü bile kesmişti. 

Birkaç fırsatçı, aleviliği kullanarak, hemşericiliği kullanarak Kılıçdaroğlu’nun üzerinden bir yerlere gelmeye çalıştı elbette. Ama sayıları çok değildi. 

Algı neydi, alevilerin CHP’yi yönettiği, CHP’de kadrolaştığıydı. Parti yöneticilerinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının kaçta kaçı aleviydi? Belki 3’te biri dahi değildi. Ama CHP’ye alevi partisi diyerek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanı olduğu CHP’de mezhep tartışması yaratmak iktidar yanlıları için işe yarar bir saldırı yöntemiydi. 

Alevilerin büyük çoğunluğunun desteklediği, oy verdiği, üye olduğu CHP’de yönetici olmasının, milletvekili olmasının, belediye başkanı olmasının nesi garipsenmişti? Gayet doğaldı. 

Bu aleviler ki CHP’de Bülent Ecevit’i de destekledi, Deniz Baykal’ı da destekledi, Özgür Özel’i de destekledi. Alevi mi sünni mi diye bakmadı. Zaten ayrımcılık yapmak aleviliğin doğasına da terstir.

***

İlk kez alevi bir yurttaş CHP’de Genel Başkan olmuştu, Cumhurbaşkanı adayı olmuştu. Hatta yüzde 48 oy almıştı.13 yıl CHP’nin başında kalmıştı. Bu durum alevi yurttaşlar için elbette mutluluk verici bir durumdu. Alevi bir cumhurbaşkanı adayı olması dahi aleviler için bir devrimdi.

Çünkü alevilerin genelinde devletçi bir yapı vardır, devlete sonsuz bir saygı duyarlar. Devlet derken, derin devlet diye pazarlanan gayri meşru zararlı yapıdan bahsetmiyorum elbette. Düşünsenize tabular yıkılacak ve alevi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı devletin başına geçecek. Bir mucize gerçekleşmeye çok yakındı. 

Ama Sayın Kılıçdaroğlu, çoğunluğun mahalle baskısından ya da alevi partisi eleştirilerinden kaynaklı alevi kimliğini hep geri planda tutmak durumunda kaldı. 13 yıllık Genel Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanlığı seçiminden sadece 1 ay önce en net şekilde “ben aleviyim” diyebildi. Peşi sıra da Davutoğlu çıktı “ben de sünniyim” dedi. Anlaşılan bu seçim kampanyanın bir parçasıydı. 

Oysa Kılıçdaroğlu aleviliğine sahip çıksa, alevilerin yaşadıkları sorunlarla daha çok ilgilenseydi, çifte standart uygulamalara daha gür bir sesle karşı çıksaydı sadece aleviler değil tüm demokratlar onunla gurur duyacaktı. Çünkü aleviler ayrıcalık değil, vatandaşlık haklarını istiyordu.

Aslında Kılıçdaroğlu’nun Tuncelili ve alevi olması en çok da alevilere zarar verdi. Daha önce de söyledim aleviler sindirildi, CHP’de aleviyim demek neredeyse suç olur hale geldi. Çünkü her seferinde aleviler hedefe kondu, aleviler aşağılandı, her fırsatta alevilere saldırıldı. Saldırılar hala da devam ediyor.

Dile kolay 13 yıl; alıştık, sevdik, inandık, destekledik, umut bağladık. Şans verdik. Kemal Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamadık. Olmadı. Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin bölme kutuplaştırma çabalarına inat, birleştirmeye çalıştı. Farklı kesimleri bir araya getirdi, birbirlerini tanımasına ve saygı duymasına vesile oldu. Çok emek harcadı, çok mücadele etti, çok çalıştı. Özellikle hak-hukuk-adalet için büyük mücadeleler verdi. Haksızlık yapmak istemem. 

CHP’de siyaset yapmak, hele hele CHP’de Genel Başkanlık yapmak çok zordur. Kılıçdaroğlu her seferinde umudu diri tutmayı başardı. Ama aynı şeyleri tekrar tekrar deneyip farklı bir sonuç beklemek artık yersizdi. Keşke kurultayda mağlup olarak değil de kendi isteğiyle Genel Başkanlığı bıraksaydı. Hem gönlümüzdeki hem de gözümüzdeki yeri daha da büyürdü.

***

Sayın Kılıçdaroğlu Genel Başkanlıktan ayrıldı, yine aleviler tartışmanın merkezine konuldu. Neymiş aleviler CHP’ye oy vermeyecekmiş. Neymiş aleviler CHP’ye küsmüş. Yahu aleviler Kılıçdaroğlu ile CHP’li olmadı ki. Aleviler zaten öncesinde de CHP’ye oy veriyordu. 

Partide geçmişte yöneticilik yapanlar da dahil birkaç kendini bilmez yatıyor kalkıyor alevileri CHP yönetimine ve İmamoğlu’na karşı kışkırtmaya çabalıyor. Karşı taraftan da alevi alerjisi olan bir güruh “aleviler CHP’ye oy vermeyecek”, “aleviler İmamoğlu’na oy vermeyecek”, “aleviler CHP’ye kaybettirecek” şeklinde söylentilerle yine alevilere saldırmanın hazzını yaşıyor.

CHP’de kurultay olur; tartışmalar yaşanır. Ama seçim sonuçlanınca tartışmalar biter, herkes delegelerin iradesine saygı gösterir ve günün sonunda herkes CHP’ye sahip çıkardı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yarıştığı kurultaylarda hep böyle oldu. Onu acımasızca eleştirenler dahil günün sonunda herkes partiye sahip çıkacak bir noktaya geldiler.

Bugün seçim arifesi, kendini sözde “Kılıçdaroğlu Gönüllüleri” diye tanıtanlar sosyal medya hesaplarıyla sabah akşam CHP yönetimine saldırıyor, Ekrem İmamoğlu’na saldırıyor, Aktrol gibi operasyon çekmeye çalışıyor. Eminim ki bu duruma da en çok Sayın Kemal Kılıçdaroğlu üzülüyordur.

Bu nasıl bir partililiktir? Kim, nasıl, hangi kafayla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kaybedilmesini isteyebilir? Parti yönetiminde görev almış insanların, CHP sayesinde adam olmuş kişilerin CHP’ye saldırmasını; CHP için gecesini gündüzüne katmış, varını yoğunu CHP’ye vermiş, direklere çıkıp bayrak asmış gençliğini harcamış insanların emeğini hiç etmelerini kabul edemiyorum.

***

Söylenecek çok şey var. Daha fazla uzatmadan noktayı koyma zamanı geldi.

Aleviler mezhebine göre oy vermez. Aleviler insanlığına göre oy verir, vicdanına göre oy verir. Alevilere vurmayı bırakın. Alevileri siyasi malzeme yapmayı bırakın. Alevilere vurmanın dayanılmaz hafifliğini kimseye yaşatmayacağız. 

“Kılıçdaroğlu’na haksızlık yapıldı, aleviler çok kızgın ve aleviler CHP’ye oy vermeyecek” tezi tamamen yanlıştır. Aleviler aydın insanlardır. Aleviler ülkesini, milletini seven insanlardır. Aleviler nefsini bilen insanlardır; hırsına, kibirine yenilmez. Vatanını, milletini, çocuklarının geleceğini gidip de AKP zorbalığına teslim etmez!

Alevi bir yurttaş olarak Ekrem İmamoğlu’nu gönülden destekliyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazanmasını da canı gönülden istiyorum. Şunu artık kabul edelim; eldeki tek umut Ekrem İmamoğlu’dur.

Ekrem İmamoğlu, yöneticilik ve liderlik vasfı olan biridir. İstanbul’da 5 yılda yaptıklarıyla, kurduğu kadrosuyla, sokaktaki karşılığıyla, her kesime hitap etme özelliği ve siyaset diliyle bunu kanıtlamıştır.

31 Mart’ta İmamoğlu İstanbul’u aldığında, Erdoğan’ı ve AKP’yi 3. kez yenmiş olacaktır. Psikolojik üstünlük muhalefete geçecek ve Türkiye’de siyaset yeniden şekillenecektir.

En güzeli de uzun zaman sonra bir bayrama neşeyle, mutlulukla ve umutla gireceğiz.

Son söz; “Küçük olsun, benim olsun” diyen bizden değildir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir